“Yalnızlaşan İnsanlar”

Bu çağda çok çabuk insan tüketiliyor!

Unutulmamalıdır ki insan, diğer insanlarla ilişkiler kurarak büyür, gelişir ve mutlu olur. Kendinizi yalnızlaştırmak yerine, sağlam ilişkiler kurarak daha tatmin edici bir yaşam sürdürebilirsiniz. Dostluklar, insanların hayatındaki en değerli hazinelerden biridir ve onlara değer vermeliyiz

İnsan detoksu yapalım derken insanlarla olan ilişkileri kendi istediğimiz gibi yönlendirmeye çalışarak bencilleşiyor, kötücül bir hal alıyoruz. Benim istediğim gibi değilse hayatımda olmamalı anlayışı, farklı görüşlere; farklı kişilik yapısı ve mizaçtaki insanlara da hoşgörüyü baltaladı. Yalnızlaştıkça daha kolay insan harcayan, karşısında en küçük kusurda art niyet arayan, kendisinden yardım isteyen insanları parazit gibi yaklaşan, herkesten kötülük bekleyen duygusuz zavallı bireyler haline geldik.

Medyanın bunu bilinçli desteklemesi, hangi alana girersek girelim bizi kötü hissettiren olayları gündemde tutması nedeniyle karşılaştığımız her insana kötü gözle bakar olduk. Bu da bizi toplumsal ilişkilerde paranoyak yaptı. Kötülüklerden beslendikçe ruhsal yönden de kötüleştik. Sosyal ilişkiler zayıfladıkça birlikte iyi olabileceğimizi unutup “herkes ne hali varsa görsün” umursamazlığı ön plana çıktı.Oysa insan insana ihtiyaçtır, candır, yoldur, yoldaştır.

Bireysel esenlik hali için birey olmak yetmiyor. Ön yargılardan kurtularak diğerleriyle insani özde buluşmak gerekiyor.  İnsan insanın ruhunu besler. Pozitif psikolojiyi de yanlış anlıyoruz bu konuda; kendimizi iyi hissetmek için her yol mubahtır hedonizmine kurban ediyoruz gerçek iyi hal oluşu.  

Haz odaklı mutluluk için tüm olumsuz duygu ve kişilerden uzaklaşmayı öğretiyor bize popüler kültür oysa her uzaklaşma ayrı biz hüzne gebe bırakıyor sonrasında bizleri… Günümüz dünyası mekanik bir hayat pompalansa da sürekli; insan duygu/saldır ve duygu dünyasında yaşar her şeyi.. İnsan insana muhtaçtır, insan insana dayanmalı ve insan insana katlanmayı da bilmeli, anlamayı da… Her durumda anlamak zordur ve yorucudur belki ama gereklidir de…

Ancak birbirimizi desteklediğimizde, hoşgörü pergelimizi açtıkça, kabul sınırlarımızı genişlettikçe ruhumuzun huzuru artar. Her durumda kolaya kaçtıkça, her olumsuzlukta vazgeçtikçe daha çok mutsuz oluyoruz. Başkalarını tüketirken farkında olmadan kendimizi de tüketiyoruz.  

Bize iyi gelmiyor diye ayıkladığımız her kişi, belki de bizim yardımımıza desteğimize ihtiyacı var ama kibrimiz boyumuzdan büyük. Bizi her zora sokan insanla araya çizgi çizmek ruh halimizi pozitif yapmıyor.  Kimi kusurları görmezden gelmeyi, taviz olarak değil tevazu olarak göstermeliyiz. Aynı görüşte olduğumuz, aynı duyguları paylaştığımız insanlar iyi dostlarınız olabilir ancak farklı görüşte, farklı bakabilen insanlar bize daha fazla katkı sağlayacaktır.

Tüketim toplumu olduk evet, en çok da insan tükettiğimiz için mutlu olamıyoruz. Mücadele etmiyor kolayı seçiyoruz. En kolayı, rahatsızlık duyduğumuz anda uzaklaşmak, vazgeçmek; zor olan ise bakmak görmek ve anlamaya çalışmaktır, biz bu yolu göze alamıyoruz.

Anlatmaya çalıştığım, herkesi mutlu etmeye çalışmak değil herkesi anlamaya çalışarak, insani bağ kurmak; alçakgönüllülük ile iyi niyetli diyalograrı geliştirerek ilişkileri güçlendirmeyi kast ediyorum. “O insanın bana hayrı yok” demek yerine, ilişkileri güzelleştirme üzerine daha çok düşünmek gerekiyor. Birbirimizi desteklediğimiz ve yaşatabildiğimiz kadar varız. Yalnızlık güçlülük değildir, aksine bir alarm durumudur.

Hiperbireycilik durumundan kurtulup tutum ve tavrımızı  iyi niyet üzerine odaklamalıyız. Evet kötü insanlar, kötülükten beslenen insanlar vardır hatta çoktur; insan ilişkilerinde yaralanabiliriz, incinebiliriz ama affedici olmak anlamaya çalışmak yok saymaktan daha kıymetlidir. Daha fazla empati, daha fazla hoşgörü, daha fazla şefkat; onu farklılığla, varoluş şekliye bağışlayarak daha fazla kabul, daha fazla iyi niyet iyi gelecektir hepimize..

Son olarak insan ne biriktirilecek, ne sahip olunacak bir varlıktır ne de detoks edilmesi gereken bir şeydir. Çevremizdeki her şey ve herkes değerlidir, önemlidir ve önceliklidir. Kaldı ki sosyal çevremizi tamamen biz seçerek oluşturamıyoruz. Ailemizi, yakın çevremizi, iş arkadaşlarımızı komsularımızı..vs zorunlu bir sosyal ortamın içinde bulunuyoruz bu noktada insan detoksundan önce insan ilişkilerini iyileştirmek önceliğimiz olmalıdır. En faydasız gördüğümüz insan bile görmesini bilene kendimiz için alınacak bir öğüt, bir tecrübe vardır. Aslolan bağları her durumda korumak sağlamlaştırmaktır…

“İyiliğe itikadımızı tazeleyelim.

Bu toplum iyiler sayesinde ayakta duruyor.

Bu toplumda milyonlarca iyi insan var”…

(Prof.Dr. Kemal Sayar)

Sağlıcakla kalın.

 

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Nermin Elmas - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak NetGaste Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan NetGaste hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler NetGaste editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı NetGaste değil haberi geçen ajanstır.