ABD gibi dostunuz varsa!

TV100’de,

Televizyoncu ve programcı Ece Üner ile

Emekli Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı’yı izliyorum.

Konu malum.

Terör örgütü, ABD ve düşürülen SİHA..

Ece Üner:

“Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Terör örgütüne yönelik, alt yapı, üst yapı tesislerinin meşru hedef olarak tanımlanması ve bu tesisler, örgütün kontrolü altındaki petrol tesisleri, tüm bunlar aslında örgütün finans kaynakları. Aslında Türk jetleri örgütün finans kaynaklarını vuruyor. Bu terörle mücadele açısından ne anlama gelir?” diye soruyor.

Cihat Yaycı ise:

“Öncelikle, uluslararası hukuk bağlamında baktığımızda terörle ilgili her türlü finansman, terörün aslında hedefidir. Dolayısı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin konuyla ilgili açıklaması yerinde bir açıklamadır.

Devletin, uluslararası hukuk çerçevesinde terörün her türlü finansmanı konusundaki her türlü kaynağın hedef alınacağını açıkça beyan etmesi son derece uygun ve yerindedir.

Bunun altını çizelim.

Dünyanın hiçbir yerinde terör örgütüne ve terör örgütüne finans sağlayan kişi , kurum, kaynak ya da kaynaklar, başıboş bırakılmaz ve öncelikle bu bataklığın kurutulması için kaynağın yok edilmesi gerekir.

Bu ister kişi olur, ister kişiler olur, ister maden olur, ister petrol kuyusu olur.

Bu açıdan bakıldığında,

ABD bankacılık sistemlerini dahi kontrol ediyor. Para akışlarını dahi kontrol ediyor ve insanlara uluslararası suç dediği kişileri alıp, kendi hapishanelerine götüren bir ülkeden bahsediyoruz.”

Araya giren Ece Üner:

“Tabi bu arada Amerika Paravan Şirketleri kurarak, PKK/YPG’nin bölgelerinde aktif rol alıyor” diyor.

Cihat Yaycı devam ediyor:

“Aynen öyle.

Bizim SİHA’nın bölgede vurulması da bununla bağlantılı.

SİHA bölgede PKK/YPG’nin kaynak olarak kullandığı alanı bombalamaya giderken, bu alanların etrafında ABD askerlerinin olduğu görülüyor.

Bu tam da SİHA’nın vurulduğunu açıklamak,

İtiraf niteliği taşımaktadır.

Çok acı,

Çok üzücü ve

Çok da düşündürücüdür.

ABD yaptığı bu açıklama ile,

Aslında özrü kabahatinden büyüktür.”

Bu arada Ece Üner araya girerek, ABD tarafından yapılan açıklamayı tekrar dile getirerek;

“Türk Silahlı Kuvvetleri bizim silahlı kuvvetlerimizin 500 metre yakınına yaklaştı” diyerek F-16 kaldırmak suretiyle bize ait SİHA’yı düşürmüştür” Bu ne anlama geliyor?”

Yaycı:

“Şimdi bu bir kere, ABD’nin terör örgütünü korumaktaki kararlılılığını gösteriyor. Türk Dışişleri Bakanlığı’nın konuya ilişkin açıklamalarına rağmen,

“Terör örgütünün tarafında üçüncü tarafların bulunmaması konusunda uyarıyoruz” açıklamasına rağmen, ABD’nin açıklaması,

Terörün yanında, içinde bulunduğunun itirafıdır bu.

Adamların 500 metreye bile tahammülleri olmadığını gösteriyor.

Bu aslında ABD’nin uluslararası hukuk açısından,

Kesinlikle Suriye’de bulunmasının da bir zemini yoktur.

ABD Suriye’de neden bulunmaktadır?

Bunun açıklaması yoktur.

Kimsede bunun açıklamasını yapamaz.

ABD’nin orada bulunmasına meşru bir zemin yoktur.

ABD gayri meşru bir tutum içindedir.

ABD o bölgede müttefik dedikleri terör örgütü elebaşlarını koruma kollama cihetindedir.”

Ece Üner;”Sözde PKK/YPG destekçisi olduğu ortaya çıkıyor. Bu arada SİHA’yı vuran

F-16’nın İncirlik’ten kalktığı doğru mu? Eğer öyle ise, İncirlik’in ABD’ye kapatılması gündeme gelemez mi? İsveç’in NATO üzerinden bir cevap vermesi gerekmez mi, kısa vadede” dedi.

Yaycı:

“ABD SİHA’yı düşürdüğünde Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yapmamıştı.

ABD tarafından SİHA düşürüldüğü açıklandı.

Böyle bir şey var ise,

Dışişleri Bakanlığı SİHA’yı vuran F-16’nın İncirlikten mi kalkıp kalkmadığı açıklanmalı.

Başka kaynaklardan gelen bilgilere göre,

Uçağın Ürdün’den kalktığı ifade ediliyor.

Eğer bu uçak İncirlik’ten kalktıysa,

Türkiye’ye karşı, Türkiye’den kalkan bir uçağın Türk SİHA’sının düşürülmesi kabul edilemez.

Peki böyleyse nasıl olur?

1974 sonrasında

ABD üstlerin kapatılarak Türkiye’nin saygınlığının yerine getirilmesi sağlanmışsa,

Şimdi de yapılması gereken odur.

Türkiye derhal vakit geçirmeden bunun yapması gerektiğini düşünüyorum.

Bu ne müttefikliğe ne de dostluğa yakışan bir davranıştır.

Zaten ABD gibi dostunuz varsa çok da düşmana ihtiyacınız yoktur.”

Bu arada Ece Üner yine devreye girerek,

Son dakika Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın

Mevkidaşı ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili açıklamada bulunarak;

“Fidan, ABD’li mevkidaşına bir müttefik olarak, Terör örgütü PKK ve YPG ile çalışmaktan vazgeçmesi gerektiği kuvvetli ifadelerle dikkatine getirmiş.Türkiye terör örgütü PKK ve YPG ile mücadelesini kararlı bir şekilde sürdürecektir” ifadelerine yer verdi.

Sahada ve diplomaside yapılan bu önemli açıklama ne anlama geliyor?”

Yaycı konuyla ilgili olarak:

“Bir defa bu Türkiye Cumhuriyeti’nin çok net bir şekilde kararlılığını gösteriyor.

Yani karşı tarafa, Türkiye’nin çok net ve kararlı bir şekilde terör örgütüne yönelik operasyonlarının devam edeceğini,

Bu operasyonların ardından,

Kara harekatının da gelebileceğine dikkat çekti.

Ben kara harekatı bekliyorum.

Ama daha önceden de bekliyorum.

ABD ve Rusya geçen yıl kara harekatına engel oldu.

Çok enterasan bir durum.

Biz ABD olarak konuşuyoruz ama.

Suriye Hava sahasını kontrol eden

Rusya’dır.

Bizim, Suriye hava sahasına girmemizi istemeyen,

Rusya’dır.

Ve üstelik bu ABD ile Rusya’nın ortak kararıdır.

Zaman zaman ABD-Rusya arasında bir farklılık olsa da,

Temelde aslında ikisinin de birbirinden bir farkı yoktur.

Ben kendim şahit oldum.

Geçen yıl Suriye’ye gittiğimde,

ABD asri Mümbiç’e kadar gelirken ABD bayrağı takıyor,

Mümbiç’e geldiklerinde ise PKK bayrağı takıyor.

Bazıları :”Biz ABD’yi terk edelim. Rusya ile iş birliği yapalım” diyor..

Hayır..

Bizim merkezimiz Türkiye olmalı.

Ankara olmalı.

Biz ülkemizin menfaati için kiminle birlikte olmamız gerekiyorsa onla olmalıyız

Ama bu kimsenin müstemlekesi olmak anlamına da gelmemeli.

O nedenle Sayın Hakan Fidan’ın yaptığı açıklama çok önemlidir.

Çünkü, harekatta savaş uçakları kullanıldı.

Uzun yıllardan bu yana ilk kez Türk savaş uçakları bölgeye girerek,

Bölgeye büyük tahribat yapmışlardır.

Biz Suriye’nin belli başlı bölgelerine girdik.

Savaş uçakları ile girdik.

Biz artık kimseyi tanımıyoruz.

Bıçak kemiğe dayanmıştır.

Biz meşru olarak,

İçişleri Bakanlığı’na saldıran teröristler

Suriye’den gelmiştir.

ABD bugüne kadar YPG, PYD’nin PKK ile ilişkisi olmadığı yönünde açıklamalar yapmıştır.

Ama hepsinin aynı olduğu ortadadır.

Türkiye Cumhuriyeti

“Bu bölge benimdir. Bu bölge benim toprağımdır” demesi gerekiyor.

O bölgede PKK paçavrası dalgalanıyor.

Bu sindirilemez bir durumdur.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Süleyman Şah Türbesinin bulunduğu,

Karakozak Köyü’nü geri alması,

Orada Dalgalanan PKK paçavrası indirilip Türk Bayrağı asılmasını arzu ediyorum.

Karabağ’ın geri alınmasının ardından,

Suriye’de bulunan bu bölgenin de Türk topraklarına dahil edilmesinin zamanı gelmiştir.”

Dostlar, hararetle ve

Büyük beğeni ile izlediğim bu programı

Kaleme alarak

Sizlerin bilgisine sundum.

Sevgiyle kalın.

Not: Yazıyı kaleme aldığım saatlerde İsrail çirkin yüzünü bir kez daha gösterdi. Gazze'de yaralıların tedavi olduğu hastaneyi bombalayarak 500'den fazla kişinin ölümüne yol açtı. Acım çok büyük. Nasıl tarif edilir bilemiyorum ama 'Allah' demekten başka elden bir şey gelmiyor.Çok üzgünüm çok.

Güzel söz:

"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. 

Toprak eğer uğrunda ölen varsa Vatandır."

Mithat Cemal Kuntay