Biz aslında neyiz?

Büyük markalarla ilgili iki şey var:

Ya özgüveni düşük,

Onu gizlemeye çalışıyor.

Ya da çok fakir,

Özgüveni yüksek,

Zenginmiş gibi fakirliğini telafi etmenin derdinde.

Biri fakirliğini kapatmanın derdinde,

Diğeri ise özgüvenini kapatmaya çalışıyor.

Ama baktığınızda hep,

Birilerinin bir eksiğini kapatma uğraşı,

Çabası var.

Yani bilinçli bir insanın,

Bir kazağa ya da gömleğe

20 Bin TL ödeyip,

O kazağın reklamını bedava yapması gibi

Aptalca bir şey olamaz.

Yalan mı?

Tabii ki hayır.

Kesinlikle doğru.

 

Daha önceden de yazarak dile getirmiştim. 

Gelişmiş ülkelere bakın. 

Örneğin

Belçika,

İsveç,

Norveç,

Finlandiya

Gibi ülkelerde,

Kişi başına düşen milli gelir,

Ortalama 40 ila 50 Bin Dolar.

Oralarda, öyle markalı giyinmek,

Sık sık elbise değiştirmek,

Sürekli yeni kıyafetlerle insanların karşısına çıkmak,

Yeni gösterişli ev almak,

Son model araba almak,

Sürekli marka yerlerde takılmak,

Sınırlı sayıda aptalların işi imiş!

Evet, evet...

Yanlış okumadınız.

Bu benim değil,

Orada yaşayanların yorumu.

Yaşam tarzları

Gösterişten uzak,

Eskileri kullanabildiği kadar kullanmak.

Kimsenin marka takıntısı yokmuş.

Kimse markalı giyineyim de,

Toplumda daha gözde olur,

Daha çok beğenilirim,

Endişesi yok.

Hiçbir genç,

Lüks ve pahalı telefonlarla gezeyim de,

Kız arkadaşlarım bana ‘tav’ olsunlar

Düşüncesinde değilmiş.

Çünkü,

Bu tarz insanlara, ‘Geri zekalı, gelişmemiş, aptal ‘ gözüyle bakıyorlarmış.

Gelelim bize;

Abi cebinde parası yok.

MC Donalds’ta hamburger yer,

Ünlü bir markanın yer aldığı kafeye gider,

Kahve içer ama,

Yanında çikolata yiyemez.

Ünlü bir restorana gider ama,

Ya lahmacun yer,

Ya çorba içer.

Maksat,

Kendisinin oralarda görünmesi.

Telefonu  iyi ise,

Masa üzerine koyar,

Arkadaşlarına,

Bakın bendeki telefon ne denli kaliteli’ gösterişini yapar.

Lüks araca biner,

Ama fazla yakmasın diye,

Çok gezmez.

Bindiği aracın yakıtını,

Kaskosunu,

Trafik hesabını yapar.

Ya da araca ‘tüp’ taktırır.

Hele markalı bir tişört giymişse,

Sürekli logosunu gösterecek şekilde göğsünü kabartır.

Gittiği mekanları,

Instagram,

Facebook,

Twitter ve diğer sosyal mecralarda paylaşır.

Evinde doğalgaz çok yakmasın diye,

Üşür, donar,

Ama dışarıda,

Gösterişi için,

Pahalı mekanlarda iki saatte bir çay içer,

Bir de onu paylaşır.

Ha, yanına da entel dantel bir kitap koyar,

Bakın ben hem kitap okuyorum, hem de falanca mekanda çay içiyorum’  der.

Ayağında çorabı deliktir,

Ama, giyindiği ayakkabı markalıdır.

Vs.. vs.. örnek o kadar çok ki,

Hasılı,

Kendimiz için değil,

Gösteriş için,

Başkaları için yaşarız.

Ondan sonra,

Ailelerde huzursuzluk,

Kredi kartlarında patlamalar,

Rezillik,

Kepazelikler,

Gırla gidiyor.

Allah akıl fikir versin.

Hidayet nasip etsin. Kalın sağlıcakla.

Güzel söz:

En büyük gösteriş, doğallıktır. 

Oscar Wilde

 

 Twitter:@Necdet_Basoglu, İnstagram : @necdet_basoğlu 

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Necdet Başoğlu - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak NetGaste Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan NetGaste hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler NetGaste editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı NetGaste değil haberi geçen ajanstır.

09

ZahideGuven - Necdet bey sizi bu yazınızdan dolayı kutlarım, yurtdışında bir yaşayan olarak çok dogru buluyorum yazınızı. Hiç marka tutkunu olmayan bir ülkede yaşıyorum ve bu ülkede marka tutkunları yabancılar, yabancılar dedigim kişiler Türkler araplar yani ülkeye sonradan yerleşen kişiler deyim. İkinci el eşya kıyafet satılan magazalar var tıklım tıklım dolu evinde fazlalık kişiler oraya bırakıyorlar eşyalarını kitaptan tutun oyuncak mutfak eşyaları falan kıyafetleri kilo alarak alıyorsunuz ve gelirlerini ihtiyacı olan kişiler için kullanıyorlar mesela kiliselerde evsizlere çorba yemek dagıtıyorlar gece yatmasını saglıyorlar vs vs

Saygılar

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 14 Ekim 22:26
07

Sefer Dalkıran - Daha başka nasıl anlatılabilir ki? Gerizekalılığımız. Marka takıntımız. İşte bu. Allah bizi ıslah eylesin. Markalı olsun da ne olursa olsun. Cebimizde paramız yok. Ağzımız açlıktan kokuyor. Eşimize ekmek parası bırakmaya imtina ederiz. Ama markalı olsun. Pahalı olsun. Biz gerçekten arızayız!!!

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 14 Ekim 00:07
05

Tülin Türk - Muhteşem bir yazı olmuş. Bir akadaşım benimle paylaştı. Ben de çok şık giyinen biriyim. Ama asla marka delisi değilim. Yakışanı giyerim. Asla marka takıntım yoktur. Şık giyinmek olabilir. Ama akıllı ve marka takıntısız olmalı. Yahu insan bu kadar görgüsüz olabilir mi. Binlerce TL ödüyorsun. Bir gömlek alıyorsun . Neden? Şıklık için mi. Sol göğsündeki logoyu görsünler diye mi? Evet Sayın Başoğlu teşekkür ediyorum kendi adıma sizlere. İyiki varsınız.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 14 Ekim 00:06
04

Sibel Yazılı - Fillandiyada, İsveç, Belçika, Norveç, gibi gelişmiş, kişi başına düşen milli geliri 40 Bin EURO'nun üzerinde olan ülkelerde bu tür rezilliklere rastlanmaz. En gelişmiş, En zengin ülkelerde kimsenin marka takıntısı olmaz. Kimse başkasının reklamını yapmaz. Kimse kimseye gösteriş yapmaz. Bu olsa olsa, bizim gibi geri kalmış orta çağ zihniyetindeki ülkelerde, bizlerde olur. Yalan mı. Sayın Başoğlu Bey. Uzun zamandır okuduğum en güzel yazı. Gerçekten teşekkür ediyorum.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 14 Ekim 00:04
03

Ender - Akıl alır gibi değil. Ama biz böyleyiz. Genelde geri kalmış toplumlarda yaşanır bu hadiseler. Bakın AB'ye. Bakın.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 14 Ekim 00:02
02

Doktor - Valla da öyle. Dünya paralar verip alıyoruz. Bedava reklam yapıyoruz. Ne güzel değil mi?

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 14 Ekim 00:01
01

Ülkücü Gardaş - Gerçekten de iyi yazdınız. Ne bu yahu marka delisi olduk çıktı. Herkes otururken, gezerken, markası görünsün diye bi hareketler. ayıptır yahu.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 14 Ekim 00:01