Yazarlık zor zanaat vesselam..!

Evet, günümüzde gazetecilik de,

Yazarlık da zor zanaat arkadaş…

Zor…

Kimi okuyucular yorum yapıyorlar,

Atıfta bulunuyorlar hatta

Tenkit ediyorlar.

“Nasıl gazetecisiniz?”,

“Neden bunları, şunları yazamıyorsunuz, yazmıyorsunuz?” ,

“Siz de satılık mısınız?” diye de ekliyorlar.

Okuyucudur,

Haklıdır,

Hani manav tezgâhlarının arkasında yazar ya hep,

“Müşteri veli nimettir…!”,

“Müşteri daima haklıdır..!” diye…

Ama aynı okuyucu veya müşteri,

Sizin gösterdiğiniz cesareti göstermez, ya da kahramanca hep sizlerin ön planda olarak savaşmasını izler.

İyi güzel de,

Bizler okuyucuyla varız.

Onların manevi desteği olmadan olmamızın ne önemi var?

Dimi ama?

Bizler yazdığımız her şeyi sizlerin menfaati ve bilgilenmesi için yapıyoruz.

Elbette insanız,

Etten kemikten yaratıldık.

Sizden hiç bir farkımız yok.

Hatamız da kusurumuz da olabilir,

Ama bunun yöntemi ve yolları var.

Var da,

Namertlik de var.

Malum,

OHAL” dönemi…

Ayrıntıya girmeme gerek yok sanırım.

Öyle her önüne geleni yazamıyor, her aklına eseni kaleme alamıyorsunuz.

Hal böyle olunca da

Kimi okuyucular sağ olsunlar,

Tabiri caizse,

Giydirmeyi’ de ihmal etmiyorlar…!

Dostlarım;

Acı gerçek bu.

Bizler çok şey biliyoruz,

Ancak her şeyi yazamıyoruz.

Bu nedenle kusurumuza bakmayınız lütfen!

Hoş bakan da oluyor ama

Yapacak bir şey yok.

Basit ve önemsenmeyen bir yazı yüzünden mahkeme kapılarında süründüğümüzde,

Yanımızda olduğunu söyleyen,

Ya da hiç bir şey yazmıyor,” Şunun bunun adamı oluyorsunuz “ diyenleri göremiyoruz maalesef…

Kıymetli dostlar;

Yüzde bin beş yüz de haklı olduğunuz ve okuyucunuzla paylaştığınız bilgiler, maalesef kimi

Hak hukuk yoksunları tarafından,

Tarafımızda düzeltme talebi yerine,

Savcılık ve mahkeme kanalları kullanılmak suretiyle psikolojik baskı tercih edilmekte…

Tabii ki bu bahsi geçenler,

Arkasına siyaset ve kurumu alarak bunlara başvuruyor.

Emin olun,

Bunlar öyle zayıf karakterli ve öylesine ucuzlar ki,

Kendi başlarına kalsalar,

Önünüzde secde edecek kadar kişiliklerinden bir haberler.

Geçtiğimiz günlerde ziyaretimize bir siyasi duayen geldi.

Kendisi:

“Eskiden olduğu gibi sizler de her şeyi paylaşamıyorsunuz, yazamıyorsunuz dimi? İşiniz gerçekten zor. Nasıl yapıyor, neler yazıyorsunuz?” deyince,

Ben de:

“Emin olun aynen öyle. Yazamıyoruz, yazmıyoruz da. Malum OHAL dönemi, gerçekleri yazmaktan kaçınmayan bizler, şimdi yazamıyoruz maalesef…! “ demekle yetindim.

Kıymetli siyasetçi:

“Siz de siyaset yazmayın bu dönem de geçer elbet. Zamanı gelince yazarsınız. Fındık, fıstık fiyatlarını yazın, tüketicinin sıkıntılarını yazın, siyasi yazılara fazla girmeyin bari” diyerek uyarıda bulundu.

Ardından yine bürokraside çok sevdiğim başka bir dostum geldi:

“Necdet Bey, işiniz zor, görüyor ve izliyorum. Birçok şeyi bilip de yazamamak çok zor olsa gerek. Allah yardımcın olsun. Allah bildiklerini yazacak ortamlar nasip eylesin” dedi.

Âmin” dedim,

Ardından yine siyasette olan bir yanlışlıkla ilgili,

Siyasette üst sıralarda olan bir dost:

“Yazın bunları, milleti aldatmak neymiş görsünler” diyor.

Gülüyorum

Ve ekliyorum,

Yahu arkadaş, iyi de yazdıklarımızdan adliye kapılarını aşındırdık.

Bir Müslüman gelip de,:

“Hey arkadaş burada ne işin var, sen yanlış mı yazdın, olmayanı mı yazdın da buradasın? Demedi. Şimdi sen kalkmış ne diyorsun” diyorum.

Bizim meşhur siyasetçi, sus-pus…!

Evet,

Kıymetli dostlar;

Aslında çoğunuz biliyorsunuz,

Kimin ne olduğunu,

Nasıl olduğunu da yine de arada sırada bizlere sitemkâr oluyorsunuz.

Varsın olsun…

Bizi Yaratan da,

Bu durumlara düşüren de,

Elbet bizi görüyor, biliyor.

Mesela bir belediyede çalışan… Kişinin,

‘Belediyeye gitmeden ay sonu karttan maaşını çektiklerini’ bütün memleket konuşuyor,

Ama bizler yazamıyoruz.

Neden mi?

Maazallah düşman ilan ediliriz.

Allah korusun!

Ama bu yetkili başkan arkadaşlar,

Maşallah, şehirde alnı dik gezebiliyorlar.

Allah dostudurlar ya,

Vesselam…!

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu güzel bir paylaşımda bulunmuş,

Biz de sitemizde kendisine yer verdik.

“Hac, umre, namaz, oruç ile Müslümanlık olunmaz” diyordu.

Devamında:

“Dini, diyaneti kendimize uyarlar, kendi kendimize fetva verir olduk. Hangi hoca bizim istediğimiz gibi fetva veriyorsa, onun peşine takılıyoruz. Allah’ın bizden istediği bu değil. Hey millet kendinize gelin…!” diyordu.

Diyor demesine de,

Uygulayacak

Gerçek kişi ve kişiler nerelerde..?

Ben bilmiyorum,

Sizler biliyor musunuz?

Güzel söz:

“Ben elimde geleni yaptım,

Benden bu kadar…” rahatlığı diye bir şey var.

Allah olmayanlar da versin,

Çok rahat…

Madam

@Necdet_Basoglu

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Necdet Başoğlu - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak NetGaste Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan NetGaste hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler NetGaste editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı NetGaste değil haberi geçen ajanstır.

02

yusuf bezir - Yenikent'e hastahaneye giderken gördüm, içim cız etti! Yazlık kavşağından S.Zaim Bulvarına girip, 100 metre gittikten sonra, sol da yeni düzenlenmiş yemyeşil yeşil alanın ortasına bir inşaat kondurmuşlar.Baktım bir derneğe ait. Yahu kardeşim, bu derneğimize verecek başka yer mi bulamadınız* Tuttunuz yeşili verdiniz.Hem de yeşilin tam ortasına hançer gibi sapladınız.Hani yeşil alanlar imara açılmazdı? Bizde gidip o yeşile bir dernek yapalım, izin verirmisiniz?Koca şehirde bir arsa bulamadınız da, o yemyeşil çimenin ciğerini deldiniz! Yapmayın, etmeyin, belediye idaresi bu değil. Basınımız da bunu görmekten aciz ve hepsi yapılan yanlışlara kör ve sağır! Hele partiler... Onlar nerede? CHP, MHP, SP, BBP VE diğerleri..

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 16 Kasım 09:51
01

emekli - Sadece belediyelerde değil, bakanlıklarda yüzlerce bankamatikten maaş alan çok. Ama, bunların sorumlusu, kendileri değil, onlara iş vermeyen, atıl bırakan idarecilerdir. Hatta, çoğunu kullanamadıkları için görev vermiyor, uzakta tutuyorlar. Onlara aldıkları maaş ana sütü gibi helal, iş vermeyenlere haram.Onların günahı da idarecilerin.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 16 Kasım 09:51