ÜLKEMİZDE SAĞCILIK ( 2 )

Geçtiğimiz Çarşamba ( 15 Ağustos ) günkü yazımızda M. Gültekin’ e ait ‘Ülkemizde Sağcılık’ yazısının birinci bölümünü yayınlamıştık. İşte, sağcılığın gerçek yüzünü, ‘BÜYÜK ŞEYTAN’ ABD’nin bu ülke insanına nasıl dayatıldığını, sağcılığın Müslümanlıkla iç içe nasıl sokulduğunu, Kur’an’da “ AMEL DEFTERİ SAĞINDAN VERİLENLER” ile sağcılığı nasıl birleştirip aynı saydırdıklarını, bu millete nasıl yedirilip hazmettirildiğini gösteren o yazının ikinci bölümü:

***

“Tamam... 8 bin km. ötedeki Kore'ye gitmiştik. Ama o başkaydı, orada Allahsız Komünizme karşı savaşmıştık. Şimdiyse durum farklıydı. NATO bizleri ve Yunan'ı kardeş yapmamış mıydı? Kardeş kardeşi vurur muydu?

C. Bayar da, o tarihi gezisinde, 28 Ocak 1954'te şunları söylememiş miydi:

‘Bu binanın dayandığı sağlam temel, civanmert komşusu ve müttefiki Yunanistan ile Türkiye arasındaki hakiki anlaşma ve sıkı kardeşlik, dostluktur...

Mazideki faydasız kavga ve münazaaların hatıralarını ebediyen gömen ve mukadderatlarını, kökleri halkın derinliklerine kadar uzanmış devamlı bir ittifak ve kardeşlikte birleştiren iki memlekete dair tarihte bir misal varsa, o misalin iş bu olduğunu bir kere daha söylemeden geçemem. Bu beşeriyetin bizzat mevcudiyetini tehdit eden müşterek tehlike karşısında, mahalli ehemmiyetsiz kavgaları, realizm ve değerleri doğru ölçmekle bertaraf ederek, neler yapılabileceğinin cidden parlak bir misalidir.’

İlginç değil mi: ‘Civanmert komşu... Mazideki faydasız kavga ve münazaaların hatıralarını ebediyyen gömen... mahalli ehemmiyetsiz kavgaları...’

Yeni Türkiye'de artık, Yunan işgali ehemmiyetsizdir, mazideki faydasız bir münazaadır. Bizler ‘Welcome’ yazısı altında kardeş olmuşuzdur. Amerika'nın düşmanını düşman, dostunu dost bellemişizdir.

P. Safa, 1956'da, İsrail'in Mısır'a saldırmasını yorumladığı yazısında, ne de güzel açıklar bu gerçeği: ‘Bir okuyucumuz, Mısır meselesinde, Araplara değil, İsrail’e sempati gösterdiğim için bana sitem ediyor... Cepheler gizli değil: Mısır Sovyetlerin safında yer almıştır... Küçük İsrail, Mısır’a karşı savaşırken, yalnız kendi hudut emniyetini sağlamaya değil, hür milletlerin davasına da, doğrudan doğruya veya dolayısıyla hizmet etmiştir... Bir Çerkez atasözü: 'Dostumun dostu dostumdur' der. Bu söze ondan daha az doğru olmayan bir sözü de biz ekleyebiliriz: 'Düşmanımın dostu düşmanımdır’

Bu bizim tarihimizdir. Türklerin ve Müslümanların tarihi. Tarihimizdir amma tarihte kalmamıştır.

Demokrasimizin altın yıllarında 35 milyon m.kare toprağımız Amerikalıların emrine üs ve tesis olarak kullansınlar diye verilmiştir. Gün gelmiş bu üslere Türk subaylar alınmamıştır. 25 bin ABD'li uzman Türkiye'nin en kritik noktalarına getirilmiş, ordumuz NATO ordusu olmuştur.

Olsun... Ziyanı yoktur; vatanımız tek, bayrağımız tek, dinimiz ve dilimiz tektir.

O günlerde Kıbrıs'ta ‘Anavatan’dan silah bekleyen Türk Mukavemet Teşkilatı Başkanı'na, dönemin Deniz K. Komutanı F. Korutürk'ün şu söyledikleri de bizim tarihimizdir: ‘Donanmamızın tüm gemileri NATO emrindedir. En küçük gemilere varıncaya kadar hepsinin her an nerede olduğu NATO Başkomutanlığı’nca izlenmektedir... Bu sebeple bir gemi tahsis etmemiz mümkün olmayacaktır.’

Olsun... Ziyanı yoktur.

Bayrağımız dalgalanmakta, minarelerimizden ezan, minberlerimizden Kur'an okunmaya devam etmektedir.

Sağcılık budur.

Sağcılık, Arapça ezan okunan minarelerin arasına ‘Welcome’ yazmaktır. Şükretmektir. Tek Parti dönemine sövüp, Kore'ye savaşmaya gitmektir. Sağcılığın üç rüknü vardır bizim ülkemizde: Türk olmak, Müslüman olmak ve Amerika'nın yanında olmak. İlk ikisi müstehab, sonuncusu farzdır.

***

46 yaşındayım. 12 yaşında da bir oğlum var. M. Görüşçü bir aileden geliyorum. Oğluma şunu söylüyorum:

Erbakan Hoca kimdir, diye sorarlarsa şu cevabı vereceksin:

O, minarelerin arasına ‘Go Home’ mahyası asmak isteyen adamdır.

O yüzden bu ülkede dövülmüş, horlanmış, yalnız bırakılmıştır. Dini siyasete alet etmekle suçlanmıştır. Çünkü bizim ülkemizde minarelerin arasına ‘Welcome’ değil, ‘Go Home’ yazmaktır dini siyasete alet etmek.

Minarelerin arasına ‘Go Home’ yazmak büyük günahtır.

AB değil, İslam Birliği demek büyük günahtır. Erbakan Hoca o yüzden büyük günahkardır.

Erbakan Hoca, Başbakan olduğunda ilk ziyaretini Washington'a değil, Tahran'a yaptığı için büyük günahkardır.

Erbakan Hoca bu günahların hepsini işlemiş adamdır ve o yüzden büyüktür.

Şunu da unutma,

Bu ülkede ABD'ye düşman olduğunda, ABD'nin asıl düşmanı kimse onun ajanı olmakla suçlanacaksın. Vatan hainliğiyle, kökü dışarıdalıkla suçlanacaksın.

Bu da bizim kaderimiz, imtihanımız; öpüp başına koyacaksın.”

***

Evet. Sağcılık bu idi. Esasen yoktu birbirinden farkları. Biri timsahın alt çenesi, diğeri de üst çenesi idi. Tek farkları; biri ‘BÜYÜK ŞEYTAN’, diğeri ise ‘KÜÇÜK ŞEYTAN’ idi ve her ikisinin de Müslümanlıkla hiçbir ilgisi yoktu, tamamen dışında idi. Her ikisi de emperyalist idi ve ziyonizme hizmet ediyordu.

TEBRİK: Müslüman Alemin, emperyalist ve ziyonist saldırılar altında ve BOP kapsamında tarihin en karanlık dönemini yaşarken ve kan ağlarken girdiğimiz, gerçek bayram edemeyeceğimiz, ama bir ibadet olarak yerine getireceğimiz mübarek Kurban Bayramınızı tebrik eder, uyanış, diriliş, titreyip kendine geliş, birlik, kardeşlik ve kurtuluşumuza vesile olmasını diler, gerçek bayramlara erişmemizi Mevla’mızdan niyaz ederiz.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Osman Karagüzel - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak NetGaste Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan NetGaste hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler NetGaste editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı NetGaste değil haberi geçen ajanstır.