SAKARYA, ELEKTRİKLİ OTOMOBİL ŞEHRİ OLABİLİR Mİ?

Ülkemizde yerli otomobil tasarımı ve üretimi konusunda uzun yıllara dayanan bir özlem var…

Son yıllarda bu özlemin gerçeğe dönüşeceğine dair umutlar, devlet kurumları tarafından iyice artırıldı…

Maalesef içten yanmalı (benzinli, mazotlu) motorlu araç üretimi konusunda yeterli devlet ve millet desteği sağlanamadığından, bu alanda üretim ve rekabet şansını kaybettik…

Bu saatten sonra bu teknoloji alanında yapılacak yatırımların, dünya devleri ile rekabet ihtimali artık çok zor…

2000’li yıllarda elektrikli taşıt teknolojisinde sağlanan büyük gelişmeler, ülkemizin önüne yeni fırsatlar çıkardı…

Ülkemiz için otomotiv sektöründe, Hoca Nasreddin’in deyimiyle; “yeniden Bismillah” diyebileceği bir ortam oluştu…

Özellikle batarya, elektrik motoru, şarj, elektronik kontrol sistemleri, hafif malzeme teknolojileri alanlarında ki gelişmeler, elektrikli araçlara olan ilgiyi yeniden canlandırdı…

Elektrikli araçlara olan ilginin artmasında, güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir kaynaklardan elektrik enerjisi üretiminde sağlanan gelişmelerin de büyük katkısı oldu…

Ayrıca elektrikli araçların kullanım esnasındaki sıfır emisyon özelliği, yerel yönetimlerin ve kamu otoritelerinin bu alanı teşvik etmesini sağladı…

Türkiye, öncelikle kendi iç pazarına hitap edecek sonra da dünyaya satabileceği elektrikli otomobil tasarım ve üretimini yapabilir miydi veya yapabilir mi?

Bu alanda ülkemizin önünde iki alternatif vardı…

Birincisi içten yanmalı ve elektrikli motor teknolojisini birlikte kullanan HİBRİT araçlar konusunda hızlandırılmış bir AR-GE ile tasarım ve üretimi planlayarak hayata geçirmek…

İkincisi ise doğrudan yalnızca elektrik motor teknolojisine sahip BATARYA ELEKTRİKLİ taşıtlar konusunda hızlandırılmış bir AR-GE ile tasarım ve üretimi planlayarak hayata geçirmek…

Birinci seçenek, yüksek teknoloji birikimi gerektirdiğinden Türkiye için içinden çıkılmaz bir yol olmasına rağmen, TÜBİTAK tarafından yapılan yönlendirmelerle büyük zaman ve ekonomik kayıplar verilerek şimdilerde sonlandırılmış gözüküyor… En azından yerli ve milli özelliği…

Bu alandaki ülkemizdeki boşluk, Sakarya’da üretim yapan TOYOTA tarafından doldurulacağı anşaşılıyor… 2019’un Ocak ayında yeni hibrit Corolla'yı hatlarından indirecek olan Toyota, böylece C-HR modeliyle birlikte Türkiye'nin belki de bölgenin hibrit üssü konumuna gelecek…

TOYOTA, Prius modeliyle dünyanın en gelişmiş hibrit teknolojisine ve üretim kapasitesine sahip…

Toyota, 10 milyona yakın hibrit otomobili, Dünya trafiğine sokmuş durumda… Bu araç, 2003 yılında bile Kaliforniya’da yaygındı ve zevkle kullanmıştım…

İkinci seçenek ise BABAYİĞİTLERE teslim edilmiş olmasına rağmen onlar tarafından da Jan Nahum’a paslanmış gözüküyor…

KOÇ grubunun temel taşlarından Bernar Nahum’un oğlu olan Jan Nahum’un, Anadol ve İtalyan FIAT’ın Türkiye CEO’luğundan sonra Koç’un damadı İnan Kıraç’la ortak olduğu KIRAÇA holding bünyesindeki KARSAN ve HEKSAGON üzerinden sağladığı birikimlerini bu alanda değerlendirme niyetinde olduğu anlaşılıyor… Ne diyelim “hayırlısı”…

Bu teknoloji alanında Japon Nissan LEAF, rakipsiz konumdaydı… Fransız Renault Nissan’ı aldıktan sonra bu teknoloji el değiştirmiş gözükse de ana teknoloji halen Japonların elinde…

Renault, Nissan teknolojisini kullanarak, 2011 yılından itibaren elektrikli otomobil üretimine başlamıştır… Hatta bunlardan birisi olan Fluence ZE modelini Bursa’da üretmiş ve satışını yapmıştır…

Bu konuda İstanbul’da çok kapsamlı bir eğitim tesisi de kurmuştu…

Hatta Sakarya’dan 10 kişiyi, eğiticilerin eğitimi için haftalarca Renault eğitim tesislerine taşımıştım…

Devlet ve milletimiz gerekli ilgiyi göstermediğinden 2013 yılında yalnızca 31 adet satış rakamı ile üretimi durdurmak zorundan kalmıştır…

Üretim bandı dışında, satış sonrası servis ve şarj ağına yapılan yatırımlar, büyük ölçüde Renault’un zarar hanesine yazılmıştır…

Yılda 31 adet otomobil satacağım diye hiçbir yatırımcı artık kolay kolay bu işe yanaşmaz…

Asıl büyük kayıp ülkemiz adına yaşanmıştır… Pek kimse fark etmese de yazık olmuştur…

Elon Musk yönetimindeki ABD merkezli TESLA, bu alanda önemli hamleler yapsa da yaygınlık, sermaye yapısı ve satış sonrası hizmet ağı zayıflığından dolayı rekabet şansı halen çok zayıf…

Bu alanda önümüzdeki on yılda çok hızlı ve büyük ilerlemelerin sağlanacağı bekleniyor…

Münih’te on yıl önce katıldığım elektrikli taşıtlar fuarı ile 3 yıl önce katıldığım arasında inanılmaz gelişmelerin sağlandığını söyleyebilirim…

Özellikle Mercedes ve BMW bu konuda rekabet edilmesi zor adımlar ve yatırımlar yapmaya devam ediyor…

Ülkemizin durumu…

Eğer 2000’li yılların başından itibaren doğru bir planlama, yönlendirme, destekleme ve farkındalık çalışması yapılabilseydi, dünya ile rekabet edebilir “Batarya Elektrikli Otomobil tasarımı ve üretimi”, ülkemiz için gerçekleşmesi mümkün bir hedef olurdu…

Fakat doğru bir planlama yerine, otomobilin nerede üretileceği konusunda politik oyunlarla değerli yıllar boşa harcandı…

Sonrasında babayiğit arayışları ile çok kıymetli zamanlar heba edildi…

Bu ülkede otomobil üretimi konusunda köşe başlarını tutanlar belliydi…

KOÇ grubu, Amerikan Ford ve İtalyan Fiat ortaklıkları yüzünden bu yatırıma sıcak bakamazdı…

OYAK, ortak olduğu çok satan Fransız Renault dolayısıyla bu işlere sıcak bakmaktan uzak bir yapıdaydı…

SABANCI ailesi, 80’li yıllarda Mitsubishi ve Toyota gibi Japon ortaklıkları ile büyük hamleler yapsa da Özdemir Sabancı beyin hunharca öldürülmesi ile sektörden yavaş yavaş çekildi…

DOĞUŞ grubu, Wolkswagen, Audi, Bentley gibi tatlı pastadan vazgeçecek potansiyelde hiç olamadı…

Bu arada tasarımcı Günak’ın çakma Mindse’i ile çıkılan yolculuklar, Jet Fadıl ile atılan İmza’lar, Derindere’nin Toyota üzerindeki çalışmalarını da bir kenara iliştirelim…

Ülkemizde bu işi yapabilecek siyasi iradeye ve donanıma sahip iki insan biliyorum,

Siyasi lider olarak Necmettin Erbakan…

Sanayici olarak Özdemir Sabancı…

Şimdi ikisi de hayatta değil ve yenileri ortalıkta gözükmüyor…

Gelelim Sakarya’nın durum değerlendirmesine…

Sakarya’da Batarya Elektrikli Taşıtlar alanında önemli çalışmalar yapılmıştır…

Benim de içinde bulunduğum çalışmalar kapsamında;

Satış sonrası bakım ve onarıma yönelik önemli alt yapı çalışmaları yapılmış…

Mesleki eğitim-öğretim alanında büyük bir platform oluşturulmuş…

Şarj alt yapısı konusunda atılımlar gerçekleştirilmiş…

Tanıtım, farkındalık oluşturma konularında hamleler yapılmış…

Meslek standartları hazırlanmış, resmi gazetede yayınlanmış…

Uluslararası Elektrikli Taşıt ve Şarj teknolojileri sempozyum ve fuarı düzenlenmiştir…

Amma ve lakin devamı getirilememiştir…

Ayrıca SATSO tarafından, büyük paralar harcanarak ısmarlama bir otomotiv sektör raporu hazırlanmış, fakat yeterli ve geçerli veriler içermediğinden rapor, umulan etkileşimleri oluşturamamıştır…

Yerel yönetimler, fabrika bizim bölgemizde olsun söylemi dışında yeterli bir eylem gerçekleştirememiştir…

Unutmamak gerekir ki yerli ve milli bir otomobilin marka değerine ulaşabilmesi yalnızca üretim tesisi ile gerçekleşmez…

Eş zamanlı hatta öncelikle aşağıdaki şartların sağlanması gerekir:

Sürdürülebilir bir tasarım alt yapısı,

Güven duyulacak satış sonrası servis ağı,

Endüstri 4.0’a uygun hale getirilmiş yan sanayi,

Yeterli farkındalık düzeyine ulaştırılmış müşteri potansiyeli,

Çevre bilincine ulaşmış yerel yönetimler ve kamu idareleri,

Kesintisiz şarj altyapısı,

Enerji depolama sistemleri,

Batarya üretim ve geri dönüşüm alt yapısı,

Ve hepsinden önemlisi…

Belge değil; bilgi ve beceri sahibi, nitelikli İnsan kaynağı sağlayacak mesleki eğitim-öğretim alt ve üst yapısı…

Sakarya; yerli ve milli bir otomobile ev sahipliği yapmak ve de şehirle anılan bir marka oluşturmak istiyorsa; tüm bileşenleri ile birlikte ellerini başının arasına alıp derin derin düşünmelidir…

Hamasi nutuklarla veya Ethem Sancak türü yatırımcılardan medet ummak yeterli değildir…

Sakarya, Mercedes ile anılan Stuttgart, BMW ile özdeşleşmiş Münih benzeri bir otomotiv şehri olmak istiyorsa bu işin kolay olmadığını ve yoğun bir çalışma gerektiğini bilmelidir…

Geçen hafta konuyla ilgili beni de sevindiren bir gelişme oldu…

Aile Bakanı Selçuk, Sektörlerin talep ettiği meslekleri ve becerileri ortaya çıkarmak için İŞKUR tarafından hazırlanan, “2018 İşgücü Piyasası Araştırması Raporu” ile ilgili açıklamalar yaptı…

Araştırma, iş ve meslek danışmaları tarafından 90 bin iş yerinde yapılmış...

Bakan, bu çalışmanın, Avrupa'da da değerli ve kapsamlı bulunan çalışmalardan biri olduğunu söylüyor…

Araştırma sonucuna göre göre gelecek on yılda ihtiyaç duyulacak meslekler sıralamasında ilk sıralarda, ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLER İÇİN TEKNİK BAKIMCILIK mesleği de var…

Rapor ve açıklamalar, medya için gazeteci Kaşıkcı ve şarkıcı Sıla haberlerinin milyonda biri oranında bile haber değeri taşımamış olsa da…

Sakarya’nın bu rapor ve açıklamaları ciddiye alarak, bu alandaki mesleki eğitim ve öğretime ağırlık vermesi gerekir diye düşünüyorum…

Aksi halde Sakarya, düz yapısından dolayı yerli elektrikli otomobil tasarım ve üretim şehri olma yerine; çoğunu Suriye ve Iraklıların kullandığı “Çin malı üç tekerlekli elektrikli motorsikletlerin kullanım şehri” kimliği ile yetinmek zorunda kalabilir…

Konu, üzerine kitap yazılacak boyutta olmasına rağmen; yazıyı, bir soru ile kapatmak daha uygun olacak galiba…

Aile Bakanı Selçuk; “Gençlerimizi doğru mesleklere yönlendirmenin gayretindeyiz” demişti…

Acaba biz, gençlerimizi doğru mesleklere yönlendirmenin gayretinde miyiz?

İlginç bir yolculuk…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Yavuz Soydan - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak NetGaste Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan NetGaste hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler NetGaste editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı NetGaste değil haberi geçen ajanstır.