NEDEN?

Vatsap’ta K. Durgun isimli bir arkadaşımızın paylaştığı, altında “Türkiye İlahiyatçılar Birliği” yazan makaleyi, ekseriyetle önemli bulduğum ve özelliklede, baş sorumlulardan olan ilahiyatçıların, Diyanet camiası, tarikat ve cemaatler yanında, “kendilerini de sorgular” nitelikte olmasını da daha mühim gördüğüm için, yer darlığı nedeniyle biraz kısaltarak dikkatlere arz ediyorum.

“Kadınlara dokununca bozulan abdest YETİM HAKKINA dokununca neden bozulmuyor ?

Neden Kur'an-ı Kerim'de tam 292 yerde geçen HAK kelimesini kimse terennüm ( anlatma, ifade etme ) etmiyor?

Peygamberlere biat bile şartlı iken ( Mümtehine 12), neden büyük bir çoğunluk şeyhine, liderine, PARTİSİNE sorgusuz, sualsiz teslim olmuş durumda ?

Neden cami, Kur'an kursu, dindar sayısı arttıkça bizim imanımız ve teslimiyetimiz azalıyor ?

Neden Sahabe elindeki Kur'an yaprakları ile dünyaya meydan okurken bu din bugün 2 milyar inananı ile gadre uğradı ?

Çoğunluğu demokrasi, doğruluk, hak, hukuk sananlar..... Hz.Lut ve Hz Nuh'un çevresinde kaç kişi vardı? Hz İbrahim neden tek başına idi ? Çoğunluk neredeydi?

Arı bal yapmam, Güneş doğmam, Gece kararmam, Kış üşütmem, Gündüz ışıtmam, Koyun süt vermem, İnek et vermem diyebilir mi ? Peki her şeyin hizmetine sunulduğu insan, ona verilen AKIL nimeti ile Rahman'ın halifeliği görevinden neden kaçar ?

Neden yukarıda saydıklarım ve bu konuda binlerce örnek verebileceğimiz Sünnetullah'ta hiç bir varlık reddetme imkanına sahip değilken, insan kendine sunulan bu "özgürce" seçim hakkını kendi aleyhine kullanmaktadır!

İbadet denilince hepsi birbirine karıştırılarak, namaz, oruç, abdest, camiye gitmek, yağmur duasına çıkmak vs. akla geliyor.

Neden DİN denilince akla hak, hukuk, adalet, işgaller, zulümler, tecavüzler, yoksulluk, yolsuzluk, sokak çocukları, özürlüler, açlar, susuzlar, giderek artan boşanmalar, dağılan aileler, işsizler, zam, zulüm, işkence, plansız şehirleşme, trafik, gecekondu, sanat, edebiyat, şiir, felsefe, tarih, tabiat, uygarlık vs. vs… gelmiyor.

Öyleyse bütün iyilik ve güzellikleri Müslümanların yapması gerekmez mi? Peki; bilim, teknoloji, sağlık, sanat, adalet ve insan haklarındaki güzellikleri niçin biz değil de başkaları yapıyor? Onlar birlik ve barış içinde çalışırken biz niçin sürekli birbirimizle uğraşıyoruz. Niçin her halimizle dinimizi yalanlıyoruz?

NEDEN ? Bizim gibi ülkelerde SİYASETİN girdiği yerden akıl, mantık, basiret, feraset, ahlak, vicdan ve iman çıkıp gidiyor geriye sadece HIRS, ÖFKE, KİN, NEFRET ve DÜŞMANLIK kalıyor!..

Din "insan için" gönderilmiştir! Dinidarlar ise insan "din için" gönderilmiştir zannediyorlar! Din "insanı korumak ve mutlu etmek" için gönderilmişken, dinidarlar NEDEN "dini korumaya ve dini mutlu etmeye" çalışıyorlar!..

Şu ateşe dayanıklı kefen üreten din bezirganları, neden üşüyen çocuklara sıcak tutan elbiseler üretemiyor ?

Her gün onlarca cenazeye rağmen, sönen onca ocağa rağmen, dağlanan onca yüreğe rağmen bu kanın durması ; huzur ve sükunetin gelmesi, barışın tesis edilmesi adına ; ASIL ADI BARIŞ OLAN VE KENDİNİ BU DİNİN TEMSİLCİSİ SANAN, ne Diyanet, ne herhangi bir cemaat , ne bu amaçla kurulan STK’ lardan ve ne de herhangi bir tarikatten neden bir ses çıkmaz?

NEDEN ? İslam “GÖNÜL KAZANMA” diniyken “HAŞLAMA ve DIŞLAMA” dinine dönüştürüldü! “Gönül alması” gereken İslam korku saldı! Sevdirme dini “Haddini bildirme ve sindirme” dini oldu! “Sevgi gösterisi” olması gereken din “Gövde gösterisi” oldu ve din olmakla hiçbir ilgisi kalmadı!..

Kur’an denilince dinidarların aklına, Allah'ın insanlığa mesajı ya da bize sunduğu hayat tarzı değil, ölü kitabı, mezar kitabı, mevlit kitabı ya da dua kitabı akla geliyorsa!

NEDEN ve KİMDEN ŞİKAYETÇİYİZ ?

Evliyalar, ermişler vs… için anlatılan kerametlerin Kur’an’da anlatılan peygamber kıssalarının bilmem kaç katı olduğunu düşündünüz mü ? Kalabalıklarıyla övünen bir “sürü” taraftarı var diye sevinen cemaatlerin ve tarikatların kan ağlayan İslam coğrafyasına koştuklarını gördünüz mü ? Veya onları kurtarmaya gelen evliyaların neden hapishanelerde mahkum edilen ve tecavüze uğrayan Müslümanları kurtarmaya girmiyorlar ?

İslami zihin, bilgi ister, evrensel bakış ister, bağımsız düşünme yeteneği ister ve en önemlisi de biraz da bunları elde ettirecek akıl ister...

Ezberi olan, bir fikre körü körüne bağlı olan, geleneksel anlayışından ödün vermeye yanaşmayan, geleceği yorumlamaktan korkan, yaşadığı olumsuzlukların nedenini arama zahmetine girmeyen, kendi öğretisinin dışında bir yorum getirenleri lanetleyen ve aşağılayan, öğretisindeki kusurları örtmek için bin bir bahane uydurmayı adet haline getirenlerin, "Her şeyimiz iyi de biz ve bizim gibi olanlar niye böyleyiz?" sorusunu kendine bir defa bile sormamış olanlar ve bu bağlamda neden-sonuç ilişkisini yaşam tarzı olarak benimseyemeyenler, bu davetimizin muhatabı değillerdir.”

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Osman Karagüzel - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak NetGaste Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan NetGaste hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler NetGaste editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı NetGaste değil haberi geçen ajanstır.