HASAN EL BENNA’DAN VECİZ SÖZLER

Mısır’ın İskenderiye şehri, Mahmudiye kasabasında 1906 yılında doğan, 23 yaşında İhvavan-ı Müslimin ( Müslüman Kardeşler ) teşkilatını kuran ve ’İMAM’ ünvanını alan Hasan El Benna; Müslümanların İslam pırensiplerine bağlanarak birlik haline gelmesi, sahabe dönemi İslam anlayış ve yaşantısına dönülmesi yolundaki çalışmaları, bu faaliyetin Mısır da büyük taban bulması ve diğer İslam ülkelerine yayılması nedeniyle, başta İngiltere olmak üzere, Batılı sömürgecilerini dikkatini çekmiş, endişelerini artırmış ve kırallıkla idare edilen Mısır idaresine, teşkilatın kapatılması yönünde baskı yapmış ve nihayet, 1949 yılında, 43 yaşında bir suikaste kurban edilerek ‘ŞEHİD’ edilmiştir.

Büyük İmam ve Şehide Allah’dan gani gani rahmet diliyor, izinde gidenlere ve hala suikast ve katliamlara duçar olan Müslüman Kardeşlere sabır, tahammül, hayat boyu cihad ve üstün muvaffakiyetler diliyor, İslam düşmanlarına, emperyalist ve Siyonistlere, başta Mısır olmak üzere onların tüm İslam aleminde ki işbirlikçi idarecilerine lanet ederek, bu yazımızı tahsis ettiğimiz veciz sözlerine geçiyor, ders almamızı ve hayatımıza tatbik etmemizi Allah’dan niyaz ediyorum.

*Peygamber Efendimiz ( sav), şiddete dökülmeyen bir KUVVETE, acizlik derecesine ulaşmayan bir YUMUŞAKLIĞA, aldanmayan bir UYANIKLIĞA, müstakbeli bildirebilecek bir FERASETE sahipti.

*Peygamberimizin ölüm döşeğinde yatarken sadece yedi dinarı vardı. Bu paranın, ruhunu teslim ederken yanında bulunmasını istememiş ve ehl-i beytine: ‘’Bunu Müslüman fakirlere dağıtın’’ buyurmuştu.

*Ey Müslümanlar!.. Allahu Teala’nın Kitabını bırakıp bu hale geldikten sonra, elinde lamba bulunduğu halde onu söndürüp, körlerden kılavuzluk bekleyen adam gibi oldunuz.

*Günümüzde bütün alemi, materyalizim akımı kaplamıştır. Maddecilik; insanları, dalgalar içinde sağa sola sallanan bir geminin yolcuları haline getirmiştir.

*Bugün hukukçular; Kur’an’ı Kerim’i bırakıp beşeri düzenlere başvurunca, elindeki hazineleri bırakıp faizcilerden en büyük faizle ödünç para alanlara benzemişlerdir.

*Ceplerinde ve evlerinde Kur’an’ı Kerim bulunan şu Müslümanların Kur’an’dan uzak kalmaları çok hayret vericidir.

*İşte bu Batılılar, bazen nefsani yollara başvurarak, bazen de kuvveti ve müsbet ilimleri kullanarak Müslümanları Kur’an’ı Kerim’in nurundan ve doğru yolundan uzaklaştırmayı başarmışlardır.

*Böylece Müslümanlar, Peygamber Efendimiz (sav)’in bildirdiği şu hale gelmişlerdir:

‘’Siz, kendinizden öncekilerin yolunu karış karış, adım adım izleyeceksiniz. Hatta bir kertenkele deliğine girseler onları takip edersiniz.’’ Ashab-ı Güzin: ‘’Bunlar Yahudi ve Hıristiyanlar mı?’’ deyince, Peygamber Efendimiz (sav). ‘’Ya kim olacak?’’ cevabını vermiştir. Halbuki Allahu Teala , Müslümanları bu şekilde hareket etmekten şiddetle men etmiştir: ‘’Ey iman edenler!.. Eğer kafirlere itaat edecek olursanız, sizi geriye çevirirler de dünya ve ahirette hüsrana uğrayanlardan olursunuz. Aslında sizin dostunuz Allah’tır. O yardım edenlerin en hayırlısıdır.’’ (Al-i İmran Suresi: 149-150 )

*YA İZZET VE ŞEREFLE DOLU BİR HAYATI YAŞAMALIYIZ.. VEYA ÖLÜMÜ TADIP MESULİYETTEN KURTULMALIYIZ…

*Her şeyden önce üstün ahlak, temiz vicdan, sarsılmaz iman gibi manevi kuvvetlere muhtacız.

*Yüce Rab’bimiz şöyle buyuruyor: ‘’ŞÜPHESİZ Kİ BİR MİLLET KENDİNİ DEĞİŞTİRMEDİKÇE ALLAH ONLARIN DURUMUNU DEĞİŞTİRMEZ.’’ (Ra’d Suresi:112)

*Sarhoş ve ayyaş kişiye zenginliğin faydası ne olabilir? Korkak ve hain için silahın değeri ne olabilir? Güzel ahlakla silahlanmayan bir orduda sayının değeri ne olabilir? Çünkü isyanlar nimetleri giderir. Musibetleri artırır, azmi kırar, vicdanları köreltir, vatanperverlik ruhunu öldürür, kahramanlığı ve yiğitliği söndürür. Bu ise başarısızlığın ta kendisidir.

*Hz.Ömer, ordu kumandanı Sa’d b. Ebi Vakkas’a şu mektubu göndermiştir: ‘’Düşmanlarımız daha fenalar, dolayısıyla bize galip gelemezler, demeyin. Zira o milletin işlediği günahın cezası olarak Allah, o millete daha fena bir milleti musallat kılar.’’ (Mektuptan bir alıntı)

*Biz ölümün, tehlikelerle dolu bir hayattan, ebedi nimet ve saadetlerle dolu gerçek bir hayata geçiş köprüsü olduğunu biliyoruz. O halde biz ölümden nasıl korkarız?

*Ancak yaşamak isteyen, istikbalini kurmak isteyen genç bir millet; daha başka türlü tedaviye muhtaçtır. Bu tedavi yolu, millet için daha faydalı ve gayesine ulaştıran daha yakın bir yol olabilir. Bu yol: ‘’Eğitim ve öğretim yoludur. İnsanları üstün bir ahlak, sarsılmaz bir iman, samimi bir inanç sahibi yapmanın çaresi burada yatar.’’

*Hakkının ne olduğunu bilen bir millet, elbette ki ondan asla TAVİZ vermeyecektir. Başkaları da böyle bir milletin hakkına saldırmaya cesaret edemeyeceklerdir.

*ÇÜNKÜ BİRLİK, HER KUVVETİN ÜSTÜNDE BİR KUVVETTİR.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Osman Karagüzel - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak NetGaste Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan NetGaste hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler NetGaste editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı NetGaste değil haberi geçen ajanstır.

01

Yasin - Selâmun Aleykûm Rad Suresinde 112 Ayet yoktur. 43 Ayettir gözden kaçmış olmalı. Makaledeki Rad Suresi 11. Ayet olmalı.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 01 Ekim 18:37